Sayın Deniz Baykal, uzun yıllar siyasetin içinde olup, mevzu ülkesi olduğunda, her şeyi bir tarafa bırakarak, ülkesinin yanında yer almıştır. Ancak bir gün şerefsizce, özel hayatına girilmiş, sanki yüzbinlerce insanın hiç yapmadığı bir şeymiş gibi suçlamalar ve ortalığı toz dumana çevirenlerin vasıtasıyla alaşağı edilmiştir. Ancak CHP’de çoktandır bir ivme kayması yaşandığını söyleyenler çoktur. Eski kadroların tasfiyesi ve kalan kadrolardan bazılarının söylemleri, toplumu endişeye itmiştir. Bunlardan biri de malum, CHP'den istifa etmesi uzun süre konuşulan eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın kızı Aslı Baykal’dır. Baykal, Türk siyasetinde bir dönüşüm yaşandığını ve bu dönüşümde yeni cephelerin milli-gayrimilli cepheler olduğunu söylemiştir. Gerçekten öyle midir? Örneğin iktidara geldiğimizde yakacağız, yıkacağız, kapatacağız söylemleri yerine, hayır biz daha ileri taşıyacağız, onlar bir füze yaptıysa biz beş yapacağız deselerdi, halkı teveccühünü daha fazla kazanmazlar mıydı? Ya da HDP çıksa, biz sırtımızı Türk bayrağına dayıyoruz. Terör ile hiçbir bağlantımız kalmadı dese, Kürt ve Türk toplumundan daha fazla teveccüh görmez mi? ABD Başkanı çıkıp, biz Erdoğan’ı muhalefet ile yıkacağız demesi, muhalefetin kalbinde ince bir telin çekildiği anlamına gelmez mi? Biden dese ki, bizim Türkiye’de Rahmi var, o bizim adamımız, onu salarız üstlerine yakar, yıkar geçer dese, ben düşünürüm. Kardeşim ben köpeğin miyim ki, birilerinin üzerine beni salıyorsun. Sonra sen kim oluyorsun da beni destekliyorsun. Her desteklediğinde, hep bu ülkenin zararına olmadı mı? Fabrikalarımızı kapattırdınız. İçimizdeki Gladyolarla darbe yaptırdınız. Sizin izniniz ile bayilik alan, üretim yapanlara kurdurduğunuz dernekler vasıtasıyla bu halkı aç bırakmadınız mı? Merhum Ecevit’in iktidarında tüm fabrikaları kapatıp, milleti, sigaraya, tüpe, yağa mahkûm etmediniz mi? Ettiniz. Benim yaşımdakiler o günleri çok iyi hatırlarlar. 2 kg yağ için Çorum Ekin Pazarında sabah 5’den akşam 5’e kadar sıra bekledik. Karakuş kuruyemişin önünde dayıma sigara almak için çok sıra bekledim. Amerika ve Eşeğe Bakışı Şimdi size Barış Ertem Bey’in yayınladığı makale den yararlanarak, Bu ABD’nin ülkemize yaptığı bir ihaneti anlatayım: Yıl 1945, Türkiye, Sovyetlere karşı kendisine yardım edebilecek tek ülke olan Amerika Birleşik Devletleri’nden yardım sağlayabilmek için politikalar üretmiştir. Amerikalı uzmanlar ve idarecilere ise Sovyetler Birliği’nin amacının İran’ı kontrol altına aldıktan sonra Yunanistan ve Türkiye’nin de yönetimini ele geçirmek ve böylece Orta Doğu’da üstünlük kurmak olduğunu tespit etmişlerdi. Bu nedenle Türkiye’ye yardım etmeye karar verdiler. Türkiye’nin ciddi anlamda askeri malzeme, silah ve mühimmata ihtiyacı vardı. Hatta denebilir ki, dünya mekanize sisteme geçmesine rağmen, Türkiye hala toplarını katırlarla taşınıyordu. ABD yardım yapar da, kendi çıkarını gözetmez mi? Tabi ki gözetir. Bu amaçla, Amerika, askeri yardımı çerçevesinde Türkiye’ye verilen malzemelerin bakım ve yedek parça giderlerinin Türkiye bütçesinden karşılanması istedi. Bu ise zaten bütçe denen bir şeyin olmadığı Türkiye’nin ekonomisinde büyük bir sıkıntıya neden oldu. Amerika’dan gelen yardımın bakım ve yedek parçası için Türkiye’nin bütçesinden yılda yaklaşık 145 Milyon $ ayrılması gerekti. Bu durum, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı sonrasında elinde bulundurduğu döviz stokunun kısa sürede erimesine neden oldu. Bu doğrultuda yapılan ithalat arttıkça dolar sıkıntısı da büyüdü ve Türkiye’nin dış ticaret dengesi bozuldu. Devamını haftaya anlatalım.