Trabzon’da 20 Eylül Cuma günü 4 ilçede yaşanan sel ve heyelan felaketinin ardından bölgede Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi akademisyenleri incelemelerde bulunurken, yapılan ilk incelemede selin kuru ve yan derelere yapılan küçük menfezler nedeniyle etkisinin arttığı belirlendi.

20 Eylül 2024 Cuma günü Trabzon’un doğusundaki Yomra, Arsin, Araklı ve Sürmene ilçelerinde metrekareye 165 kg yağış düştü. Şiddetli yağış sel ve heyelanlara neden olurken, 1 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi yaralandı.

Toplam 36 mahalle heyelan ve sel su baskınından etkilenirken, 138 iş yeri, 126 konut ve 85 araç selden zarar gördü. Milyonlarca lira maddi hasarın olduğu selde toplam 276 bin 898 metrekare tarım arazisi ve 65 bin 700

depo ürün zarar gördü. 234 noktada 217 istinat duvarı, 58 adet menfez ve 2 büz tahrip oldu.

Yaşanan afet sonrası KTÜ Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi akademisyenleri sel ve heyelanlardan zarar gören ilçelerde incelemelerde bulundu. Havadan ve karadan bölgeyi fotoğraflayan akademisyenler, kuru ve yan derelere yapılan küçük menfezlerin sel ve heyelanları tetiklediğini tespit etti.

Özellikle Arsin ilçesinde meydana gelen selde, kuru ve yan derelerin tehlikeyi tetiklediğini tespit eden akademisyenler, dere yataklarında inşa edilen yapıların risk oluşturduğunu vurguladı. Akademisyenler, havadan ve karadan görüntülendikleri sel bölgesi için kapsamlı bir rapor hazırlayacak.

"En çok korktuğumuz dereler; kurumuş dereler"

Karayolundaki heyelan anı kamerada Karayolundaki heyelan anı kamerada

Yaptıkları çalışma ile ilgili bilgi veren KTÜ Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi (UYGAR) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, bölgede en çok korktukları derelerin ölçüm alınamayan, normal günlerde su yükü olmayan kurak dereler olduğunu söyledi. Ersoy, “Bizim burada gördüğümüz ilk ve en önemli tespitlerden biri ana vadilerden ziyade kuru derelerin ya da yan vadilerin bu büyük felakete yol açması. Bizim Doğu Karadeniz bölgesinde en çok korktuğumuz dereler aslında ölçüm alınamayan normal günlerde, kurak günlerde su yükü olmayan dereler. Bugün burada bunu gördük ki facianın büyüğü ana derede değil yan derelerde normal koşullarda su taşımayan derelerde olduğunu net olarak burada gördük” dedi.

"Coğrafya kader değildir"

Doğa olayını afete dönüştürenin insan olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ersoy, “Doğu Karadeniz Bölgesinde üniversitemizin araştırma üniversitesi olması münasebetiyle araştırma üniversitesi projeleri kapsamında bizim Heyelan Uygulama Araştırma Merkezimiz büyük bir projeye özellikle Trabzon ilinde büyük dere vadilerinde taşkın projelendirilmesine yönelik bir çalışma başlattı. Bu çalışmanın iki senesi daha var. Proje sonlanmadan böyle bir felaketle biz karşılaştık. Coğrafya kader değildir. Sonuç itibariyle bu doğa olayları 4,5 milyar yıldır hayatımızın içinde. Bizim hayatımızın değil, dünyanın içinde. Ne zaman insan burada faktör olarak karşımıza çıktığı zaman doğa olayları afete dönüşüyor. Dolayısıyla kader değil. Doğa olayı doğanın dengesidir. O doğa olayını afete dönüştüren insanın kendisidir. Bugün burada gördüğümüz gibi. Derenin içinde yapıları görüyoruz. Burada doğa ne yapsın?” diye konuştu.

“Yanbolu Vadisi boyunca hemen hemen yan derelerdeki hiçbir menfez çalışmamış”

Yanbolu Vadisi’ndeki yan derelerde bulunan hiçbir menfezin çalışmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy, “Eski zamanlarda yapılan bentlerin basitçe yüksekliğinin 5 metre olduğunu, önündeki menfezin dereye doğru yaklaştıkça ana dereye birkaç metreye indiğini, o menfezden suya çıkan suyun da en son nihai noktada bir metreden daha küçük borularla dereye ulaştığını gördük. Biz burada şunu anladık. Yanbolu Vadisi boyunca hemen hemen yan derelerdeki hiçbir menfez çalışmamış. Dolayısıyla doğru boyutlandırılmamış. En büyük sıkıntımız da yan derelerden gelecek suyu bilemiyoruz ölçemiyoruz. Gözlem istasyonlarımız yok. Ölçemediğimiz derelere de mühendislik projelerinden kısmen yoksun çözümler üretmeye kalkarsak bu böyle başımıza çorap söküğü gibi olayları açmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Kaynak: iha